Selamlar, bu sefer size izlediklerimle geldim. Ben ne kadar yoğun olursam olayım mutlaka bir şeyler izlemeye devam eden bir insanım. Geçenki yazının sonuna ekleyeyim diye düşünmüştüm ama yine düşündüğümden fazla şey izlediğim için başka bir post olarak yayınlayayım dedim. Sizlere keyifli okumalar. Aralarında izledikleriniz varsa seve seve yorumlarda dedikodusunu yapabiliriz.
Summer Strike
Ana karakterimiz her şeyden bunalmış, üst üste zorluklar yaşamış ve sonunda biraz huzur için küçük bir semte taşınmış kibar bir kadındır. Taşındığı bu yeni kasabada yaşadığı olayları, tekrar hayata katılmasını ve insanlarla ilişkisini izliyoruz. Yayınlanalı epey oldu yeni bir dizi değil.
Biraz yavaşlamaya ihtiyacım olduğu sırada izlemeye karar verdiğim bir diziydi. O sırada tam ihtiyacım olan bir havası vardı. Bu diziyi izlemeden önce diyordum zaten, hayatımın bir noktasında muhtemelen her şeyi bırakıp köye taşınacağım diye, bu isteğimi de perçinledi. Keyifliydi, yavaşlamaya ihtiyacınız varsa rahatça izleyebilirsiniz.
The Good Bad Mother
Her iki ana karakterden de dizi biraz olgunlaşana kadar falan nefret ediyorsunuz önce onu bir söyleyeyim. Yaşadığı zorluklar ve eş kaybı sebebiyle çocuğuna duygusuz bir robot olmayı öğreten anne ve yine yaşadıkları ve baba kaybından dolayı sadece tek bir amaç için yaşamayı sürdüren bir oğulun hikayesi. Oğul kaza geçirir ve çocukluğuna geri döner, bu anne oğul yaralarını tekrar nasıl saracaklar?
Epey iyi bir diziydi ben komedi diye başladım ama ciğerimi bıraktım çoğu zaman. Siz bunu bilerek başlarsanız daha hazırlıklı olursunuz ama kesinlikle izlememek için hiçbir nedeniniz yok, hem komediyi hem dramı aşırı güzel harmanlamışlardı. Bu yıl izlediklerim arasında açık ara en sevdiklerimden.
Bo Ra, Deborah!
Bir aşk koçunun aşk hayatı mahvolursa kendini ve kariyerini nasıl toplar? Bunu yaparken nasıl duygusal süreçlerden geçer? Güç kaynaklarını tekrar nasıl oluşturur? Bu tarz soruların cevabını bulduğumuz açıkçası derin bir ilişkiden sonra yaşanan ayrılığı güzel tasvir ettiğini düşündüğüm bir dizi oldu. Sonunda sanki Bora çektiği acıları başka bir erkeğe ihtiyacı olmadan, yaralarını başka bir erkekle sarmadan iyileşti ve gelişti gibi bir son yapmaya çalışmışlardı, güzeldi fakat yine de çok becerememişlerdi bence. Olsun, izlediğim için memnun olduğum bir dizi oldu. Yan karakterler, özellikle Bora'nın yakın arkadaşı, ve yayın müdürü, diziyi benim için keyifli hale getirdi.
Delivery Man
Twinkling Watermelon
Anne babası ve abisi duyma engelli olan ana karakterimiz babasıyla yaşadığı bir tartışmadan sonra babasının 18 yaşında olduğu geçmişe döner ve babasının aslında gençken duyma engelli olmadığını öğrenir. Yaptıklarıyla geleceğini şekillendirme fırsatı olan karakterimiz babasının engelli olmasını önleyebilecek midir acaba?
İzlerken aşırı eğlendiğim bir dizi oldu. Hatta bu yıl izlediğim en güzel diziydi bile diyebilirim. Müzikleri, dizinin geçtiği mekanlar, verdiği hava gerçekten 10 numara 5 yıldızdı. Sonu da gayet açık ve keyifli bir şekilde bitti. Mutlaka izleyin. Hani denir ya gençliğin verdiği neşe diye, bu diziden o neşeyi alacaksınız.
The Art Of Racing In The Rain
Strays
Level 16
Sisu
Fractured
Yaaaniii, izlerken sıkılmadım orası kesin. Ama beni tatmin etti mi orasını da bilemedim.
Dizi yönünden oldukça memnun olduğum ama film açısından o kadar da övünemeyeceğim bir liste oldu. Filmleri genellikle instagramda kaydettiğim film kısımlarına göre seçiyorum ama çok da o küçük partlara güvenmeyecekmişsin demekki. Bunların yanında bıraktığım bi iki dizi de oldu. İlk sezonlarını öve öve bitiremediğim Strong Women'ın ve The Uncanny Counter'ın 2. sezonları beni çok açmadı maalesef. Belki ilerde tekrar şans veririm ama şu anda kesinlikle değil. Bir de başlayıp bir iki bölüm izleyip bıraktıklarım var, Boss- Doll Mart gibi, Stealer gibi..
Siz neler izlediniz bana ne önersiniz?
Ooov ilgimi çeken şeyler oldu, not aldım. :)
YanıtlaSilmother, deborah, twinkling, bunları not aldım izlerim :) bir kore dizisi diyim sana, çok güzeeel, one day off :)
YanıtlaSil