24 Kasım 2023 Cuma

Stabilken İzlenenler Tam Liste



Selamlar, bu sefer size izlediklerimle geldim. Ben ne kadar yoğun olursam olayım mutlaka bir şeyler izlemeye devam eden bir insanım. Geçenki yazının sonuna ekleyeyim diye düşünmüştüm ama yine düşündüğümden fazla şey izlediğim için başka bir post olarak yayınlayayım dedim. Sizlere keyifli okumalar. Aralarında izledikleriniz varsa seve seve yorumlarda dedikodusunu yapabiliriz.


Summer Strike

Ana karakterimiz her şeyden bunalmış, üst üste zorluklar yaşamış ve sonunda biraz huzur için küçük bir semte taşınmış kibar bir kadındır. Taşındığı bu yeni kasabada yaşadığı olayları, tekrar hayata katılmasını ve insanlarla ilişkisini izliyoruz. Yayınlanalı epey oldu yeni bir dizi değil.

Biraz yavaşlamaya ihtiyacım olduğu sırada izlemeye karar verdiğim bir diziydi. O sırada tam ihtiyacım olan bir havası vardı. Bu diziyi izlemeden önce diyordum zaten, hayatımın bir noktasında muhtemelen her şeyi bırakıp köye taşınacağım diye, bu isteğimi de perçinledi. Keyifliydi, yavaşlamaya ihtiyacınız varsa rahatça izleyebilirsiniz. 


The Good Bad Mother

Her iki ana karakterden de dizi biraz olgunlaşana kadar falan nefret ediyorsunuz önce onu bir söyleyeyim. Yaşadığı zorluklar ve eş kaybı sebebiyle çocuğuna duygusuz bir robot olmayı öğreten anne ve yine yaşadıkları ve baba kaybından dolayı sadece tek bir amaç için yaşamayı sürdüren bir oğulun hikayesi. Oğul kaza geçirir ve çocukluğuna geri döner, bu anne oğul yaralarını tekrar nasıl saracaklar?

Epey iyi bir diziydi ben komedi diye başladım ama ciğerimi bıraktım çoğu zaman. Siz bunu bilerek başlarsanız daha hazırlıklı olursunuz ama kesinlikle izlememek için hiçbir nedeniniz yok, hem komediyi hem dramı aşırı güzel harmanlamışlardı. Bu yıl izlediklerim arasında açık ara en sevdiklerimden.


Bo Ra, Deborah!

Bir aşk koçunun aşk hayatı mahvolursa kendini ve kariyerini nasıl toplar? Bunu yaparken nasıl duygusal süreçlerden geçer? Güç kaynaklarını tekrar nasıl oluşturur? Bu tarz soruların cevabını bulduğumuz açıkçası derin bir ilişkiden sonra yaşanan ayrılığı güzel tasvir ettiğini düşündüğüm bir dizi oldu. Sonunda sanki Bora çektiği acıları başka bir erkeğe ihtiyacı olmadan, yaralarını başka bir erkekle sarmadan iyileşti ve gelişti gibi bir son yapmaya çalışmışlardı, güzeldi fakat yine de çok becerememişlerdi bence. Olsun, izlediğim için memnun olduğum bir dizi oldu. Yan karakterler, özellikle Bora'nın yakın arkadaşı, ve yayın müdürü, diziyi benim için keyifli hale getirdi.


Delivery Man


Ekmek teknenize bir hayaletin dadandığını ve bu sebeple çalışmadığınızı, çalışamadığınız için de borçlarınızı ödeyemediğinizi düşünün. Bu hayalet size iş teklif etse kabul eder miydiniz? 

Bo Ra, Deborah! gibi izlerken zaman zaman zorlandığım yine de bitirecek kadar da sevdiğim bir dizi oldu. İşledikleri konular güzeldi, çoğu karakter tatlıydı. Öneririm ama bazı mantık hataları -evet hayalet hikayesinde mantık aranmaz ama gerçek hayatla ilişkili olunca bu hatalar göz yumamıyorsunuz- gözüme çok battı o yüzden tam öneremiyorum da. Ama şunu da eklemek istiyorum, bu diziyi bana izleten en büyük etken erkek ana karakterin kişiliği oldu. İzlemeye niyetlenirseniz onun için dayanmaya değerdi.


Twinkling Watermelon

Anne babası ve abisi duyma engelli olan ana karakterimiz babasıyla yaşadığı bir tartışmadan sonra babasının 18 yaşında olduğu geçmişe döner ve babasının aslında gençken duyma engelli olmadığını öğrenir. Yaptıklarıyla geleceğini şekillendirme fırsatı olan karakterimiz babasının engelli olmasını önleyebilecek midir acaba?

İzlerken aşırı eğlendiğim bir dizi oldu. Hatta bu yıl izlediğim en güzel diziydi bile diyebilirim. Müzikleri, dizinin geçtiği mekanlar, verdiği hava gerçekten 10 numara 5 yıldızdı. Sonu da gayet açık ve keyifli bir şekilde bitti. Mutlaka izleyin. Hani denir ya gençliğin verdiği neşe diye, bu diziden o neşeyi alacaksınız.


The Art Of Racing In The Rain


Bir köpeğin gözünden onun ve çevresindeki insanların yaşamına tanık oluyoruz. Yani bu filmi ne yapsam nasıl yapsam da övsem size bilemiyorum gerçekten. İnanılmaz güzeldi. Film boyunca o kadar zevk aldım ki böyle nasıl diyim hem hüzünlendim hem aşırı rahatlamış hissettim yani böyle tuhaf tuhaf hisler. Bırakın bu yazıyı okumayı gidin bu filmi izleyin size o kadar diyorum.


Strays


Bu film de köpeklerin gözünden izlediğimiz bir film ama benim için maalesef biraz hayal kırıklığı oldu. Fragmanı gördüğümde o kadar heyecanlanmıştım ki film için, duymuşsunuzdur belki kendisini bıraktığı için bilmem kaç kilometre yol gidip eski sahibini ısıran bi köpek varmış, onun hikayesi. Ama bu hikaye ancak bu kadar cinsellikle ve +18 esprilerle (bazı noktalarda kesinlikli komik olmayacak bir şekilde) mahvedilebilirdi.. Görsel olarak çok başarılı olsa da, yer yer gerçekten komik olsa da filmin bütününü izlemenizi öneremiyorum maalesef onun yerine instagramdan komik olan kısımları izleyin yeter.

Level 16


Kendilerini bildiklerinden beri bir binada yaşayan, güneş ışığıyla asla temas etmeyen ve temiz olmak zorunda olan bir grup kızın hikayesi. Film boyunca neredeler, bu kızlar ne için orada tutuluyorlar, nasıl buradan çıkacaklar gibi soruların cevaplanmasını beklediğimiz, türünün en iyilerinden olmasa da fena değil diyebileceğim hafif gerilimli bir film. Çok bir beklentiniz olmadan izlerseniz keyif alabilirsiniz ama buna kadar önerebileceğim tonlarca başka film var.


Sisu


Arkadaşımla Fince öğrenmeye çalıştığımız için dile aşınalığımız olsun diye izlediğimiz bir film. Filmi açmadan önce Finceye maruz kalmayı bekliyorduk ama koca filmde 5 dakika konuşma yoktur olanın yarısı da İngilizcedir zaten :D Biz tam aradığımızı bulamadık o yüzden :D Ama film olarak da çok önereceğim bir film değildi. Finlerin bir kavramı var "sisukas" diye. Bizde tam çevirisi yok ama "dirayetli, ilkeli" gibi anlamlara gelen bir hayat felsefesi aslında, biraz onu işlemişler. Tarihlerinde de var olan bir savaş kahramanından esinlenmişler film için ama adamın hayatıyla alakası yok filmin. Bir de çok mantık hatası falan vardı biz izlereken -discord üzerinden birlikte izledik- çok dalga geçtik bazı yerlerle o yüzden önermeyeceğim.


Fractured


Kızını yaşadığı bir kaza sebebiyle hastaneye götüren ana karakterimiz bekleme alanında uyuyakalır Uyandığında kızının ve karısının hastaneye aslında hiç gelmemiş olduğunu öğrenir. Karısı ve kızını bulabilecek mi?

Yaaaniii, izlerken sıkılmadım orası kesin. Ama beni tatmin etti mi orasını da bilemedim. 


Dizi yönünden oldukça memnun olduğum ama film açısından o kadar da övünemeyeceğim bir liste oldu. Filmleri genellikle instagramda kaydettiğim film kısımlarına göre seçiyorum ama çok da o küçük partlara güvenmeyecekmişsin demekki. Bunların yanında bıraktığım bi iki dizi de oldu. İlk sezonlarını öve öve bitiremediğim Strong Women'ın ve The Uncanny Counter'ın 2. sezonları beni çok açmadı maalesef. Belki ilerde tekrar şans veririm ama şu anda kesinlikle değil. Bir de başlayıp bir iki bölüm izleyip bıraktıklarım var, Boss- Doll Mart gibi, Stealer gibi.. 


Siz neler izlediniz bana ne önersiniz?


14 Kasım 2023 Salı

Olan Biten


Aslında yazı yazmayı düşünmüyordum, şöyle bir takip ettiğim blogların yazdıklarına bakıp çıkacaktım ama tutamadım kendimi, ben de dedim geçenki gibi biraz neler olduğundan bahsedeyim, belki izlediğim ve okuduğum şeyleri yazarım.

Önce son yazdığım yazıyı okudum, neler değişmiş bir bakayım diye. Açıkçası bunu seviyorum, buraya önceden -blog yazmaya ilk başladığım sıralarda- özel hayatımdan şeyler paylaşma düşüncesine sahip değildim ama benimsedikçe kendimle ve çevremde olanlarla ilgili yazmaya başladım. Zaman zaman önceden neler yazmışım diye bakıyorum. Ruh halimin, yaşadığım şeylerin, düşünme tarzımın nasıl değiştiğini görüyorum. İlginç bir deneyim oluyor benim için...

Neyse, son yazdığım yazıyı okudum onu yazarken öğrenci değilmişim ve öğrenci olmayı 4 gözle beklemişim. Şu anda öğrenciyim, istediğim alanda olmasa da yüksek lisansa başladım. Hala öğrenci hissediyor gibi değilim açıkçası çünkü derslerim 2 haftada 1 gün şeklinde oluyor. Bu il değiştirdiğim için biraz avantaj oldu ama dediğim gibi çok öğrenci yoğunluğum yok. Dersler de ders ders geçmiyor açıkçası. Hatta derslerde hocalarla muhabbet ediyoruz bile diyebilirim neredeyse.

Dersler için il değiştiriyorum. Çok uzun sürmüyor açıkçası yol ama bir gece öncesinden gitmem gerekiyor -İlk ders çok erken ve o saate yetişebileceğim sabah vasıtası yok-. Ve kalacak yerim olmadığı için bi hastanenin acilinde geçiriyorum geceleri. Benim için bir başka ilginç deneyim daha :D Şaka bir yana çok rahatsız hissetmiyorum bu durumdan. Hatta bu konuyla ilgili hissizim bile diyebilirim. Endişe ya da korku duymuyorum geceyi orada geçirirken, sadece bu hafta sanırım farklı bir yerde kalmam gerekecek çünkü bir önceki sefer benim gibi geceyi orada geçirmek isteyen bir abiyi çok net bir dille uyardılar. Ben kitap okuduğum -ve sanırım hasta beklediğimi düşündüğü- için bana bir şey söylemedi güvenlik görevlisi. 2 hafta geçti üzerinden acaba sıkıntı olur mu, acaba diyorum bu hafta otogarda mı kalsam?

Sonra danışan alma ve işe girme olayları tabii ki askıda. Sözde okuldan mezun olurken danışan alan bir psikolojik danışman olmak istiyordum... Konuyla hiç alakası olmayan arkadaşlarım danışmanlık yapmaya başladı ben hala bu konuda eğitim almanın üstüne geçemedim.. Neyse her şey sırayla.. Ama neyse ki kendimi çok işe yaramaz da hissetmiyorum. Arkadaşımın projesini revize ettik, o beni epey oyaladı. Sonra bir de özel öğrenci(?)m oldu. Ödev takibi yapıyorum, sohbet ediyorum. Saatlik ücretim beni tatmin ediyor ve işimi görüyor. Sadece kendi mesleğim dışında bir konu olduğu için biraz kendi adıma vicdan azabı çekiyorum :D Akademik olarak çok başarılı bir öğrenci değil o yüzden zaman zaman gerçekten öğretmenlik yaptığım oluyor. İngilizceyle boğuşan ben geçen İngilizce anlattım düşünün hahahah

İngilizce demişken YDS hala kabusum gibi, biraz maddi durumumu düzeltip şu YDS kurslarına gideceğim. Başka çarem kalmadı bu konuda. Evde ders çalışmaktan bıktım, online derslerden bıktım. Biraz evden çıkmam lazım bu "öğrenme" işleri için. 

Maddi durum demişken de biliyorsunuz benim maddi durumum da hiç iyi olmadı :D Aslında çok iyi ilerliyorduk bir süredir. Sonra babam aptallığı -babama bu şekilde hitap etmek istemezdim ama yaptığı tam bir aptallık ve açık açık ne olduğunu da yazamıyorum, kimseye anlatamıyorum beni maruz görün bu yüzden- yüzünden 3 aydır falan çuvallamış durumdayım. Maddi olarak iyi gittiğimizden ötürü -her ay asgarisini ödeyebileceğimi düşündüğüm için- biraz kredi kartına girmiştim -eğitimi kartla aldım ve kardeşime de bilgisayar aldık ihtiyacı olduğu için, erkek kardeşim de telefonunu benim kartımla aldı ve aylık ödemeleri benim üzerime yıktı, onu suçlayamıyorum çünkü babam işinde kalsaydı o da maddi olarak zorlanmayacaktı..- Aksi gibi annemin iş yeri araya girdiği için o da tam maaş alamadı.. Kendi kazandığım para da anca eve ve giderlerine yetti -bir de yol masrafıma- falan derken maddi anlamda baya bunaldığım bir dönemden geçtim. Şey diyorum bu ayı maddi anlamda sağ çıkarsak artık zenginiz diyebilirim :D

Yine son sefer bahsettiğim 2 arkadaşımla hala kopmadık. Güzel gidiyor. Onlarla boş muhabbet etmek baya hoşuma gidiyor. Herhalde şu son zamanlarda en çok onlarla hunharca gülüyorum. İyi ki tekrar bu şekilde girmişler hayatıma gerçekten. Yine arkadaşlarımdan, burada da sıkça bahsettiğim Tavuk sonunda geldi Eskişehir'e. 1 hafta kadar kaldı ve epey güzel geçti diyebilirim. Bu arada o evleniyor, kaç yıldır çocukla birlikte ben çocukla yeni tanıştım diyebilirim. Arkadaşım buraya gelince o da buraya yakın yaşadığı için bizle takılmaya geldi. Bu seferden önce 2 defa görmüştüm onu. Birinde arkadaşımın ailesinde kahvaltı yaptık, o zaman hiçbir iletişimimiz olmamıştı neredeyse, sonra da nişanda karşılaştık :D En yakın arkadaşımın nişanlısını bu kadar az tanımak hoşuma gitmedi açıkçası. Bunu da Tavukla paylaştım. Biliyorum ki Tavuğun hayatında kalabilmem biraz da onun nişanlısının -gelecekteki eşinin yani- hayatına dahil olabilmemle ilişkili. O da sağ olsun böyle bir alan açtı. Gerçekten iyi anlaştık, bu biraz içime su serpti. Sürekli yakın arkadaşları evlenen arkadaşlarımdan artık onlarla -yakın arkadaşlarıyla- iletişim kurmakta zorlandıklarını çünkü artık yeni hayatlarıyla meşgul olduklarını ve eşlerinin görüşmeleri noktasında müdahale edici olduklarını söylüyorlardı. Biraz da genelde sevgili yapan arkadaşlarımın gruptan uzaklaşması gelince aklıma böyle bir endişeye kapılmıştım. Zilyon yıllık arkadaşımın sırf evlendi diye hayatından çıkmam hoşuma gitmezdi açıkçası :D

Az önce izlediklerimi yazmaya başladım ve fark ettim ki dünyanın şeyini izlemişim. O yüzden onları buraya eklemekten vaz geçtim yoksa bu yazının sonu olmayacak :D Onun yerine şu aralar en çok dinlediğim şarkılardan oluşan Spotify çalma listesinin linkini bırakıyorum. Keyifli dinlemeler.