12 Aralık 2022 Pazartesi

Ben kendime üzülüyorum, siz üzülmeyin

(bu benim bilgisayar ekran görüntüm :D) 

Selam. 
Ben yine iç dökmeye geldim, umarım bana ayıracak vaktiniz vardır. Benim uzun zamandır bol bol vaktim var. Çok şey yapıyorum gibi görünüyor ama hiçbir iş yapmıyorum. Yine küçük bir depresyona girdim sanırım, ama çok uzadı. Her zamanki gibi ölmeyecek kadar iyiyim ama yaşayacak kadar da iyi değilim galiba (gerçekten yaşamaktan bahsediyorum!). Daha önceden bahsettiğim işi bıraktım, tam iş de denilmez gerçi, gerçi tam "ben" bıraktım da denilmez ahahhaha. 

Şimdi ne oldu size anlatayım, biz ekip olarak bir yere gittik sonra geldiğimizde patronum tarafından (patronum değil, önceden kendisine abi derdim ama artık diyesim olmadığından böyle diyorum, bir de iş sözleşmesi falan yok gönüllü yaptığım şeylerden biraz harçlık kazanacaktım) tamamen itildim (bir önceki yazımda demiştim itildim diye ona gönderme :P). Ama öyle böyle değil, "bu senin projen" dediği projenin etkinliklerine mi çağırılmadım (çağırılmayı bırak haberim bile yoktu hahahaha), toplantılarına mı dahil edilmedim, kendi projemle ilgili bilgileri başkalarından mı öğrenmedim falan filan (Bir de söz verdiği paranın kuruşunu vermedi :D ). Sonra ben bir iki yokladım, amacım beni kendi projemden etmesin, isterse adımı her yerden silsin ama proje benim ellerimde bitsindi ama o bunu istememiş galiba, her yerden çıkarıldım (Size yemin ediyorum nedeni yok, hiçbir hata yapmadım arkasından sövdüğü hiçbir şeyi yapmadım). Ben de kendi ruh ve sinir sağlığım için bir daha o defteri açmamak üzere kapattım. Pişman mıyım? Değilim. Kırgın mıyım? Kesinlikle! Önceki yazımda da dediğim gibi en iyi benken en rahat gözden çıkartılan da ben oldum ama bu konuşmaya tekrar girmek istemiyorum, üzerinden çok sular geçti, sadece sizi haberdar etmek istedim bu durumdan. 

Oradan ayrılınca bir süre boş boş takıldım, biraz gezdim köye falan gidip kafa dağıttım. Sonra geri döndüm. Kendime gelmeye çalıştım. Biraz arkadaşlarım geldi onlarla dertleştim. Biraz aktif olmaya çabaladım ama şu an yapacağım dediğim hiçbir şeye tam konsantre hale gelemedim. Üzerinden nerdeyse 3 ay geçmesine rağmen. Kitap okuyamaz, ders çalışamaz oldum. 1 aydır bakıcılık yapıyorum, biraz harçlığım çıksın en azından evimin kirasını kendim ödeyeyim diye. Söylemedim hiç galiba ama mezun olduktan sonra Eskişehir'de ev tuttum, kardeşim de yanıma geldi. Sağ olsunlar ailem destekliyor, sözde yüksek lisansa hazırlanıyorum ama geçen ALES'ten 75 aldım, tam bir hayal kırıklığıyım şu anda. 

Bugün buraya neden geldim peki? Ne değişti de tekrar buraya içimi dökme gereği duydum? Birincisi sevgili Deep son paylaşımıma nasıl olduğumu sormuş, ona buradan çok çok teşekkür ediyorum, hala iyi değilim ama idare ediyorum -yorum muhabbeti hala çözülemedi :(- sonra kimseye dert anlatamıyorum, ailemdeki herkese çok müthiş bir hayatım varmış gibi rol yaptığımdan içimdekileri dökemiyorum. Bir arkadaşım var twitterdan kendi ve yaşadıklarını çok açık bir şekilde anlatıyor, onun gibi beni tanıyan bir ton insan olan bir hesapta içimi de dökemiyorum, sonra bir de yaşadıklarımı çok değersiz görüyorum, bu yüzden insanların 1 saniye bile zihninde uyanmak istemiyorum. Ha bu arada şu aralar en çok hissettiğim duygu değersizlik -birazdan buna da değineceğim.- Öyle olunca içimi belki çok yakınımdaki birçok kişiye nazaran daha iyi bilen sizlere koştum. Bir de ne zaman buraya anlatsam harekete geçmeye başlıyorum, belki bu mucize tekrar gerçekleşir dedim, kim bilir.. 

Gelelim değersizlik hissine. Çocukluğumdan beri hiç "sevilmek"le ilgili bir derdim olmadı. Kimse beni sevsin istemedim, her zaman kendim kendime yetmeye çabaladım, başardığıma inanıyorum ve bundan gurur duyuyor(d)um. Ama şu anda dehşet bir durumdayım. Kimseyi sevemediğim gibi sevilmek isteği gibi bir dert de çıktı başıma. Şimdi fark ediyorum ki kimse tarafından tercih edilen olmamışım, oysa hep ben tercih etmediğim için böyle olduğunu düşünüyordum. Böyle.. tuhaf bir şey var, kendimle ilgili hiç düşünmediğim şeyler düşünüyorum. Acaba güzel olmadığım için mi? Acaba komik olmadığım için mi? Dişlerim yamuk olduğu için mi? Güzel giyinmediğim için mi? Kilolu olduğum için mi? Peki bu sıfatlar ne alaka, hemen söyleyeyim. Ben bu sıfatları kardeşimden bahsederken kullanıyorum. "Güzel", "fit", "komik", "güzel giyinen". Kardeşim Eskişehir'e geldiğinden beri tanıştığı herkes tarafından çağırılıyor. Herkes onun etrafında dönüyor. Ben hiçbir zaman, özellikle bir erkek arkadaşım zarafından, "gel kahve içelim", "gel şuraya gidelim", "gel şunu izleyelim" diye çağırılmadım. Ama kardeşim geldiğinden beri herkes tarafından çağırılıyor, ben evde kendi mutsuzluğumla yalnız takılıyorum. Galiba beni biraz bu tetikledi. Sonra bir beklentim vardı. Şimdi benden hoşlanan bir çocuk varmıştı taaa yıllar önce 1. sınıftayken, mezun olduktan sonra en azından mesaj atar diye düşünmüştüm -hani dedim belki okuldayken böyle bir şey olmasın falan diye düşünmüştür hahahaha) ama o da olmadı hahahaha Bu arada öyle bende de hoşlanma falan da yok, ama ilk kez birinin benden hoşlandığını duymuştum. Benden hoşlanmaktan neden vaz geçti biraz onu merak ediyorum sanırım -içimden bi ses şey diyo, ne yaptın da senden hoşlanan insan bile hoşlanmayı bıraktı, yuh ama yani kimse mi seni sevmez, sevmeye devam etmez-. 

Böyle şeyler düşünüyorum çok saçma bir şekilde. Üzülüyorum açıkçası kendime.

11 Eylül 2022 Pazar

Haksızlığa Uğrayanın Öfkesi

 


İçimde inanılmaz bir öfke var. Haksızlığa uğramışlığın öfkesi.

Ben yaptığı işi iyi yapan bir insanım. Genellikle beklentilerim yoktur. Hile bilmem hurda bilmem. Stratejilere kafam basmaz ve ince göndermeleri anlamam. Hayatımın şu noktasında bunlara o kadar maruz kalıyorum ki midem bulanıyor. Beni ne annem böyle yetiştirdi ne babam. Şu saatten sonra da bunları öğrenmek gibi bir gaye de edinemem. 

 Asla ama asla hak etmediğim bir tavırla karşı karşıyayım. Allah'a güvenmesem, bir kapıyı kapatıyorsa diğer kapıyı açmak içindir cümlesine gönülden inanmasam belki bir sinir krizinden diğer sinir krizine savruluyor olurdum. 

En iyisi benken şu an en nefret edilen olduğumu hissediyorum. En sevilen benken en rahat gözden çıkartılan da  ben oldum. Bir yere kadar hakkımda düşünülmesi olası birçok olumsuz şey umurumda ama şu noktadan sonra kimsenin kararlarının sorumluluğunu alamam. İtsin beni, nereye itmek isterse. 

Tek duam var, zamanı geldiğinde yüzüme bakamayacak kadar utanç dolu olması.


not: yorumlarınızı okuyorum sadece google'ın bir ayarından dolayı cevap yazamıyorum, bu durumu en yakın zamanda halledip dönüş sağlayacağım. okuduğunuz ve yorum yapma nezaketinde bulunduğunuz için teşekkür ederim.

28 Ağustos 2022 Pazar

Dedikodu

 

Şu an üzerimde deli dehşet bir "psikolojik şiddet" var. Bunu yapan kişi bunun bilincinde ve isteyerek yapıyor. İliklerime kadar hissettiğim bu olumsuz dalganın zihnimde "kendimi atsam daha iyi" düşüncesini oluşturması şaşırtmıyor. 

Bazen kendime neden buna devam ettiğimi soruyorum. Bana getirdiği kazançların yanında yaşattığı ruhsal yorgunluğu hayatımın en yoğun anında bile hissetmediğimi hatırlıyorum. İnsanlar hakkında bu kadar rahat yargıya varmasının, sürekli ama sürekli olumsuz anlamda dile getirmesinin, herkesi eleştirilmesinin (havada uçan sinek dahil) ruhunu ne kadar kirlettiğinin farkında olmayan bu insan çevresindeki insanları da kirlettiğinin farkında değil. Etrafındaki bu kadar insanın aynı güvensizliği yaşaması bir tesadüf olmamalı. Çevresinde hep tetikte olmak, yanında olabilmek için istediği her şeyi hatasız bir şekilde halletmek, kendisi hakkında olumsuz hiçbir düşünce ifade etmemek ve "kralın" kendisi olduğunu sıkça hatırlatmak gerekiyor. Çok uzun süredir birlikte olduğu insanların onunla nasıl birlikte olduğunu merak ediyorum ve sanırım cevabının bir süre sonra bu kişiden uzaklaşmanın verdiği etki olduğunu düşünüyorum. Sürekli yanındayken kendisini sevebilmek git gide imkansıza yaklaşıyor zira.

Hayata hiçbir zaman stratejilerle yaklaşmamış biri olarak bu kadar stratejinin hayatı kolaylaştırdığını değil çoğu zaman zorlaştırdığını düşünüyorum. Yaptığı planların yersiz olduğunu, uzaktan yapılan bu planların alana gidildiği zaman suya düştüğünü sık sık gördüm. Yaptırdığı çoğu işin boş olması ve benim değerli vaktimden çalmasını söylemiyorum bile. Hala zamanında 2 günümü harcadığım o listenin hiçbir halta yaramaması ve istenen düzeyde yapmak için harcadığım emek gözlerimi yaşartıyor. Sanırım bu benim için bir travma olarak kalacak. Çünkü benden istediği her liste işi gözümde büyüyor ve hiçbir anlamı ve karşılığı olmayan bu işler için çabalamak istemiyorum.

Bizlerden beklediği özelliklerin hiçbirinin kendi öz çocuklarında olmaması da yüzümde küçük bir gülümsemeye yol açmıyor değil. Çocuklarını tanıdıkça bir ebeveyn olarak evlatlarını nasıl sindirdiği ve kendine benzetmek için ne kadar uğraştığını görüyorum. Tabii başarı anlamında kesinlikle amacına ulaşmış değil. Eğer kendi çocukları onun yanına çalışmaya gelseydi muhtemelen 2. gün gelmemelerini söylerdi. 

Bir de gerçekten gözümde olmayan şeylerle beni beklentiye sokması sonra bu beklentinin karşılıksız kalması canımı çok fena sıkıyor. O söylemeseydi ondan hiçbir şey beklemiyordum. Beni bilmem kaç liraya muhtaç hale getirdi resmen bu durum. Ha bir de söz verdiği şeyin onun için çok ama çok kolay bir şey olduğunu bilmesem sanırım bu kadar canım da sıkılmazdı. Evladına benim 1 aylık yaşam giderimi tek seferde harcamaya gayet okay, bunu benim yüzüme karşı dile getirmeye de gayet okay ve sanırım nasıl bir aileden geldiğimi nasıl şartlarda şu zamana kadar yol aldığımı bilmesine rağmen mal varlık muhabbeti yapmak da onun için gayet okay.

Hiçbir zaman kimsenin malını kıskanmadım, Allah hatta gani ganisini versin -gerçekten çok içtenim-. Ortaokuldan beri çalışıyor olmak bana hiçbir zaman koymadı. Emeğimin karşılığını aldığım müddetçe -hatta bazen almasam bile- arkadaşlarımın tatillerde gezerken benim 45 derecelerde o koca koca tırları kolilerle doldurmak için verdiğim çaba da koymadı. Ama son zamanlarda bahsettiği "varlık" anıları çok fena koyar oldu. Ailemin hiçbir zaman bahsettiği yemekleri yiyemeyecek olması, kardeşlerimin hiçbir zaman bahsettiği o semtlerde oturamayacak olması, çalışmadan hiçbir şey elde edemeyecek olmamız -ki tersini de istemezdim bu arada-  ya da ne bileyim bir şey alırken 40 defa falan düşünmek zorunda olmamız.. Ha bir de kendi evlatlarının yaptığı şımarıklıkları ve müsriflikleri de "aristokratik bir tutum" olarak yorumlaması içten içe kahkaha atmama sebep oluyor. Biz yapsak ismi uyuzluk olacak olan fiilin onlar yapınca nasıl aristokratik tutuma dönüştüğü akıl almaz bir başkalaşım gibi geliyor.

Böyle işte. Kimseye tutumlarından bu kadar açık bir şekilde bahsedemediğim bu insanı size anlatmak istedim. İçimi döktüm bir yerde yani. Ya da dedikodusunu yaptım artık ne derseniz. Şu anda çıkamadığım bir başka çukur olduğu için bu durum biraz daha dişimi sıkmakla ve bu şekilde içimi dökmekle yetineceğim. Dinlediğimiz için teşekkür ederim.

9 Mart 2022 Çarşamba

Öyle Hissederken Böyle Yapmak?

 


Epeydir mutsuzum galiba. Dışarıdan bakıldığında bu kız mutsuz demezsiniz bu arada. İstediği şeyleri yapıyor, boş değil sürekli bir şeylerle uğraşıyor, espri yapıyor, gülüyor, eğleniyor dersiniz. Benim de modum yüksek gerçekten, öyle depresif depresif dolanmıyorum cidden, ama mutsuzum. 

Bazı dertlerim boyumu çok aşıyor. Eski mottoyla devam ediyorum o da olmasa edemem sanırım. "Elinden bir şey gelmiyorsa elinden bir şey gelmiyordur, üzerine düşünme". 

Önceden bahsettiğim bazı şeyleri atlattım, artık o kadar aklıma gelmiyor, insanların beni nasıl gördüğü de umurumda değil artık. Bencilleştim sanırım galiba ama ben nasıl bir tavırla karşılaşırsam öyle yaklaşıyorum artık. Kimseyle de iletişime gireceğim diye bir derdim yok. 

Ama genelde herkese selam veriyor, ayaküstü muhabbetlere giriyor ama kimseyle (puff dışında) bağ kurmuyorum. Gerçi şu sıralar kendimde rahatsız olduğum bir durum var. Bunu neden yaptığımı çözemedim.. Gerçi çözmüş de olabilirim. Ne yaptığımdan bahsetmeyeceğim ama nedeni sanırım "biri tarafından sevilme" ihtiyacı. Bunu nasıl anlatsam.. yani birinin beni sevmesini istiyorum galiba.. yani anlayacağınız üzere (eski yazılarımdan) birilerinin beni sevdiğini çok düşünmüyorum. Sanırım sadece babam beni gerçekten seviyor. O da hani nasıl desem.. beni ben olduğumdan çok ona gösterdiğim "iyi evlat" tarafıyla ilgileniyor.. Vay be bunu itiraf etmek biraz ağır geldi sanırım gözlerim doldu ıoesusjfdkd 

Böyle işte. Bu arada hayatımda kötü bir şey yok yanlış olmasın. Sadece bazı şeyleri neden yaptığımı anlamaya çalışıyorum..

15 Ocak 2022 Cumartesi

Canla İlgili Bir Şeyler



Can yakmaya başladıysa sessizlik

Ölmek vakti gelmiştir

ve öldürmek.

Bazı duyguları ve içeride parçası kalan bazı insanları

Sökmek gerekir çoğu zaman tamir etmek için

ve değiştirmek parçaları

Can yakmaya başlayınca kafadaki ses

susturmayacaksın aslında.

Dinleyeceksin sana ne dediğini, ne hissettirdiğini

anlamaya çalışacaksın

Yardım çığlığı mı attığı, savaş narası mı?

Can yakmaya başladıysa kalbin atışı

daha hızlı koşacaksın

Daha hızlı koşacaksın ki patlamaya yaklaşsın

Unutmayacaksın parçalanmanın her zaman

yok olmak olmadığını.