25 Haziran 2020 Perşembe

En Sevdiğim Film, Yorumu: Howl's Moving Castle

 

   


    Howl’un Yürüyen Şatosu... Çok fazla film seyreden bir insanım. Zaman zaman bu durum haftada 5 filme çıkabiliyor. Sevdiğim filmlerin genelini gerilim ve dram filmleri oluşturuyor. En sevdiğim filmi seçmek bu yüzden epeyce zor oldu ama aslında o kadar zor olmamalıydı sanırım. Nerden bakarsam bakayım bu film kesinlikle ‘’Howl’un Yürüyen Şatosu’’. Sophie adlı genç bir kızın ve Howl adlı bir büyücünün ekseninde şekillenen film 2004 yılında yayımlanmış. Sophie büyücü Howl ile karşılaşır ve akşamına Kötülükler Cadısı olarak bilinen bir kadın tarafından 90 yaşına döndürülerek lanetlenir, Kötülükler Cadısı ondan Howl’a bir mesaj yollamasını ister ve sonucunda Sophie kendini Yürüyen Şato’da bulur.   

   Her yıl en az 1 kere izlediğim filmin temasını ben  ‘’kendini bulmak’’ olarak yorumluyorum. Filmi ilk izlediğimde 8-10 yaşlarında bir çocuktum ve sanırım ilk (ve şu anlık son) aşkım da büyücü Howl’du. Bu filmle ilk karşılaşmamın bir tatil sabahı olduğunu, babamın kanalları gezerken gördüğümü ve izlemek için oldukça ısrarlı davrandığımı hatırlıyorum. Sonra lise yıllarındayken tekrar karşılaştım ve her yıl canım hiçbir şey yapmak istemezken elimin gittiği, vazgeçemediğim bir yapım oldu kendisi.  

                                                  bu fotoğraf uzun zamandır whatsapp profil fotoğrafım

   Bu filmi sevmemin nedeni en başta tabii ki çocukluğumdan kalma bir yadigar olması. Ayrıca nasıl bir kitabı her okuduğunda içinde farklı şeyler bulursan bu film de benim için öyle oldu biraz. Her izlediğimde yeni bir ayrıntı, yeni bir duygu ve yeni bir düşünce hissediyorum. Film mi benim düşüncelerimi besledi yoksa bende var olan bir fikri mi gördüm bilmiyorum ama üzerine bi’ ara epeyce kafa yorduğum bir konunun filmde işlenmiş olması ayrıca hoşuma gidiyor. Bu konu Sophie’nin lanetinin altında yatıyor.  

   Ben sevilmeye inanmıyorum. Bence karşımızdakinin bizi sevip sevmediğini ya da ne kadar sevdiğini asla bilemeyiz ama kendi duygularımızdan emin olabiliriz. Sophie lanet yüzünden 90 yaşında bir kadına dönüşüyor. Büyüyü yapan cadının bile geri döndüremeyeceği bir lanet..( cadının kendisi bunu söylüyor) ama Sophie, Howl’u sevdiğiyle ilgili cümleler kurarken eski genç haline dönüşüyor, lanet o anlatırken ortadan kalkıyor. Filmin sonlarına doğru da sevgisine karşılık bulduğunda tekrar gençleşiyor fakat saçları beyaz kalıyor. Bu fikrin bu şekilde işlenmiş olması (yönetmen bilerek mi yaptı bilemiyorum ama) benim filmden etkilenmemi sağlayan yegane unsur. Bütün bunların yanında tabii ki görselliği, diyaloglar, filmin atmosferi de insanı kendine çekiyor.* 

 

*Otobiyografi ödevimin film kısmı.

*Bir de merak ettiğim bir konu var, yorumlara cevap vermek istiyorum ama blogger hesabım girikken bile benden kimlik seçmemi istiyor, nedenini anlayamadım. Bilgisi olan var mı?

                                                       

                                                                    bu şekilde gözüküyor :(



7 yorum:

  1. Filmi daha önce izlemedim. Ama çok merak ettim. Özellik seni etkileyen gençleşirken saçlarının beyaz kalması kısmı. Bana hoş geldi bir anlamı olmalı aslında.
    Böyle güzel ödevlere verselerdi. Bende seve seve yapardım diye düşünüyorum.
    Yorum yapamak için bloggera giriş yapma konusun da herhangi bir bilgim yok malesef bende otomatik giriş yapılı oluyor. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İzlemeni şiddetle tavsiye ederim. Belki yometmen farkli dusunmustur ama ben bu sekilde yorumladim :D

      Her zaman vermiyolar ki keske hep boyle olsa :(

      Telefondan girince duzeldi ama pcde durum hala ayni maalesef :(

      Sil
  2. Cok guzel olduğu su götürmez bir gerçek!

    YanıtlaSil
  3. oyy sevilmez mii. komşum totoro da çok seviyoom.

    YanıtlaSil
  4. Film benim de ''en''lerim arasında. Howl'u tahtından Miyazaki'nin diğer filmleri bile kaldıramıyor :DD Diana Wynne Jones'un aynı adlı kitabından esinlenilmiş aslında. Kitabın basımı yok ama kütüphaneden okumuştum ben de, tavsiye ederim :) Ayrı bir bakış açısı kazandırıyor filme. Kitabını ayrı filmini ayrı seviyorum ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eveeet biliyorum o kitabı ama bulamadım maalesef, Nadir Kitapta baskısını gördüm ama biraz pahalıydı o yüzden parasal anlamda müsait olacağım bir zamanı bekliyorum, elimde olmasını çok istiyorum. Okumuş olmanı da ufaktan kıskandım hahahahha inşallah benim de okuyacağım aman gelecek bu kitabı :D

      Sil

içinden geçirdiklerini dışa vurmaya ne dersin?