10 Kasım 2018 Cumartesi

ÇOK KONULU YAZI -YURT,ARKADAŞLAR,ESKİŞEHİR VB.-





Mutfaktayım.

Mutfaktaydık. 

S'yle birlikte. 

S yurttan arkadaşım, dizi izliyorduk. Şu çooook uzun zaman önce buraya yorumunu da girdiğim Blood'u. Normalde film izleyecektik ama bir anda kararlar değişti ve dizi araştırmasına girdik. Önce yeni çıkmış dizilere baktık, bizi etkileyen bir poster göremeyince oyuncular sitesine girip beğendiğimiz oyuncuların dizilerine bakmaya başladık. Ahn Jae Hyun'u görünce dedim ki ''bence sen Blood'u seversin.'.  Başladık, sevdi. 2. bölümün bitmesine 6 dakika kala uykusu geldiği ve sabah erkenden uyanıp -4.30'da- hızlı trene binmesi gerektiği için o yatmaya gitti. Ben de kalmayı seçtim. Bu gece de uykum yok muhtemelen sabah uyanamayacağım, neyse ki uyanmamı gerektiren bir durum yok.

Peki ya ben neden kalmayı seçtim? 
Anlatmak için.
Yurt hayatımı, yemekleri-tabii öyle bir şey varsa :D- arkadaşlarımı vs. vs..


Önce yurttan başlayalım. Yurdum özel bir yurt. Yurt dediğime de bakmayın apart tarzı. Bir dairede 3 oda, her odada 2 kişi kalıyoruz. Yurdun yemekhanesi var ama ben yemek istemedim. Hem gereksiz masraf gibi geldi hem de benim saatlerime uyuşmazdı. Ben 5'te acıktıysam 5'te yemem gerekir. 6.30'a kadar bekleyemem.  Neyse ki dairenin mutfağı var. Bayağı kullanıyoruz mutfağı hatta şuan  darmadağın. Malum vize haftası milletin -ve benim de- ortalık toplamaya vakti olmuyor. Yemek yaptığımızı söyleyemem ama bilimum öğrenci dostu hazır gıda, çorba, makarna vb. itina ile pişiriliyor. 6 kızdan 5'i kendi yemeğini kendi pişiriyor. -Benim oda arkadaşım R yurdun yemekhanesinden yiyor.- 5 kişi kendi yemeğini kendi pişirince -böyle dediğime de bakmayın her odada bu işe yatkın olan bir kişi var ona düşüyor genelde :D Bizim odada ben, yan odada Z karşımdaki odada G :D- komşuda pişen bana da düşer hesabı oluyor. Çok şükür herkes iyi anlaşıyor bu yüzden hiçbir sıkıntı çıkmıyor. Hatta Z pişirdiği zaman bir şey bize yememiz konusunda oldukça ısrarcı davranıyor. Çoğu zaman en geç ve aç gelen ben olduğum için bu da benim işime geliyor :D

Yurt arkadaşlarımdan bahsedecek olursam. Önce canım tatlışım oda arkadaşım R'den başlayayım <3
Ben yurda geldikten bi' 1 saat sonra geldi. Benim yatağımın dibinde sadece orta boy bir valiz ve birkaç tane poşet varken onunkinin dibinde 2 battal boy valiz 1 orta boy valiz birkaç tane çanta ve birçok poşet vardı. Bu haliyle gözümü biraz korkuttu. Bu kadar şey getirdiğine göre biraz pimpirikli olabileceğini düşündüm. Kapıda annesiyle karşılaştığımızda kadının ''çok çalışır benim kızım, bir oturur yemek yemeyi bile unutur'' demesinden sonra da dedim ''aha, çok hassas biriyle karşı karşıyayım :(''. Neyse ki ne düşündüğüm kadar pimpirikli ne de korktuğum kadar hassas çıktı. Allah nazardan saklasın çok güzel bir arkadaşlığımız var. O da dağınık ben de, o da abur cubur seviyor ben de.. daha ne olsun? 
İngilizce öğretmenliği okuyor. 


Yan oda sakinlerimiz S ve Z'ye gelecek olursak. S turizm Z sınıf öğretmenliği okuyor. Şuan klavyesinde parmaklarımın dolaştığı bilgisayar da Z'ye ait. İkisi de çok kafa kızlar. Arada onlara gidip çekirdek çıtlıyorum, güze bir ortam var odalarında :D 

Karşımızdaki odanın sahipleri Ö ve G. Beni yurda ilk geldiğimde karşılayan G'ydi. Annem baya sevdi hatta ilk görüşte ''keşke bu kız oda arkadaşın olsaydı'' dediydi :D G de annemi çok sevmiş öyle diyor :D G hukuk okuyor. Geçen Anayasadan sınavı vardı ve hiç çalışmamıştı onunla 5'e kadar sabahladım. Ben gece uyanıklığına alıştığımdan ve o alışkın olmadığından onu ayakta tutma işi bana düştü. Hatta bir süre sonra aldım notları elime okuyup okuyup anlattım, sınavı güzel geçmiş :D 
Ö'nün varlığıyla yokluğu bir gibi benim için. O da benim gibi geç geliyor yurda. Bir de iç mimarlık okuyor, ödevi çok. Çizim masası bulduğu yerde çalışıyor. Bakın mesela bugün onu gördüysem eğer toplasanız 1 dakika etmemiştir. Ama tanıdığım kadarıyla tatlış bir kız. Arada biraz fazla atarlı oluyor sadece. Geçenlerde -sürekli dışarı çıkıyor bir şeyler almaya, birileriyle buluşmaya vs.- yurttan çıkarken takılayım dedim ''yine nereye gidiyon kız'' diye, ciddiye aldı. Annem babam bu kadar sormuyor dedi.. artık daha dikkatli davranıyorum, o kadar.

Yurt arkadaşlarım bunlar, şuan çok iyiyiz bir maşallahınızı alırım :D


Eskişehir'e gelince. Daha tanımaya fırsatım olmadı desem? Gezecek vaktim çok yok, olunca da uyuyorum yorgunluktan. Ki gezilecek yeri de yok gibi. Odun Evleri var orayı şöyle bir turladık, Porsuk Çayı'nı her gün görüyorum zaten. Bi' şatolu falan bir yer var orayı hiç görmedim. Çok fazla kafe var, kafe kafe dolaşıp yeni yerler keşfedeyim kafasında biri olmadığımdan herhalde kafelerin benim için de bir al benisi yok. Daha arkadaş ortamı da yapmadığımdan bir süre böyle devam eder gibi. Tek başıma çıkmam için daha zamanı var, tam olarak yerleşememiş gibi hissediyorum bu yüzden kafeler bekleyebilir :D.

Arkadaş ortamım yok dedim. Arkadaşım yok değil. 

-Ay ben demeyi de unuttum! Yurdum Anadolu Üni.'nin yanında haliyle yurttaki arkadaşlarımın hepsi Anadolu'dan. Ben Osmangazi için biraz yol gidiyorum, buradaki millete yolum uzun geliyor ama İstanbul'dan alışkın olduğum ve yürümek durumunda kaldığım için sorun etmiyorum. Buraya geldiğimden beri kilo almadıysam hep bu yolların sayesinde <3-


Ben herkesle konuşan bir tipim adam seçmiyorum. Ama sınıfta sezdiğim bir gruplaşma var gibi ben de herhangi bir gruba dahil değilim. Sürekli takıldığım 2 isim var B ve E. Bu kızlarla oldukça yakınım diyebilirim. -B ve E'yle ayrı ayrı takılıyorum bu arada, bir grup değiliz :D-  Hele bu kurs işine E'yle girdim. Ben gidiyorum sen de gelmek ister misin soruma olumu yanıtı gerçekten bir arkadaşlık kurmamızı sağladı. 

Bu kurslardan farkı olarak etkinliklerinde elimden geldiğince aktif olduğum AKUT öğrenci topluluğuna da katıldım. Çok güzel etkinlikleri var. İlk defa onlarla birlikte kan bağışı yaptım, kanınız 3 insana hayat oldu mesajı gelince de ne kadar doğru bir iş yaptığımı anladım.
Bir de İzcilik Kulübüne katılmıştım ama ondan atıldım :D 2 defa art arda etkinliğe katılmazsanız atıyorlarmış kulüpten :D 

Şuanlık yurt, arkadaş, kurs ve kulüp işleri böyle işte. İlerde daha güzel şeyler anlatırım inşallah. Bu anlatmak istediklerimin birinin sinyalini de şöyle vereyim.''Fotoğraflarla Eskişehir'' tadında bir yazı yazmak istiyorum. Gezilecek yerleri, önerebileceğim mekanları vesaire içeren. Şuan çok müsait değilim ama daha bir sürü vakit geçireceğim burada Allah ömür verirse. Bekleyin yani :D

Neyseciğim, yine çok şişirdim kafanızı. Saat de olmuş -3.48-. ben artık yatayım. *yatamadı*
Hayırı geceler.


7 Kasım 2018 Çarşamba

OLANLAR VE OLAMAYANLAR HAKKINDA





         Üniversiteye başlamadan önce hayallerim vardı. Yaz tatilinde kazandığım parayla kendime bir dizüstü bilgisayar alacaktım, bloggerda hiç olmadığım kadar aktif olup bloğumu bir güzel adam edecektim ama maddi durumumuz buna izin vermedi.. Çok mutsuzum bu konuda, hem de baya.. 

Bu yıl hiçbir planım istediğim gibi sonuçlanmadı zaten, bu yüzden yeni bir karar aldım mesela: Uzun ya da kısa vadeli hiçbir plan yapma hayatında!!

Tabii insan ister istemez plan yapıyor ama bunu minimuma indirmeye çalışıyorum ben, öncelikle uzun vadeli planlar yapmıyorum, mesela üniversiteden mezun olunca ne yapmayı planlıyorsun sorusuna şöyle cevap veriyorum ''aklımda bir taslak var ama o zamana bir gelmem lazım'' çünkü bu yaz birçok hayal kırıklığı yaşadım planlar konusunda. 

Ayrıca blogger olup, bol bol boş zamana sahip olup bir bilgisayarının olmaması çok kötüymüş insanın. Vizelere kadar (bu hafta perşembe başlıyor benim için) okulun ya da derslerin beni zorlayan hiçbir tarafı yoktu ama yazmak için bir bilgisayarım da yoktu, içimde çok şey birikti size anlatmak istediğim. 

Mesela işaret dili kursuna yazıldığımı size o gün haber vermek isterdim, hayatımda öğrenmeyi en çok istediğim şeylerden biri için adım attığımı, sevincimi sizinle o gün paylaşmak isterdim. Ya da kara kalem kursuna yazıldığımı, resim çizmeye, kitap okumaya yeniden başladığımı söylemeyi; okuduğum kitapları, dinlediğim grupları/dinlemeye yeni başladığım grupları, Eskişehir'in yollarının benim için ne kadar kısa olduğunu size anlatmayı..

Sizlerin yazdıklarını günü gününe okumayı, yorum yapmayı, etkinliklere katılmayı, mimleri takip etmeyi çok özledim. Telefonum da iyice hasta adam moduna girdiği için bu tarz işleri bile yapamıyorum, isteklerim konusunda çok sıkıntı çekiyorum.

Üniversitede yapmak istediğim çok şey vardı. Artık kendi başıma olacağım için, kendi paramı kendim yöneteceğim için bol bol kitap alacaktım çünkü ''çok kitap alıyorsun, alma.'' diyecek annem benden kilometrelerce uzakta olacaktı ama üniversiteye başladığım 1 buçuk ay içinde alabildiğim -roman türünde- tek kitap John Steinbeck'in ''Fareler Ve İnsanlar''ı oldu, şuanlık yanımda getirdiğim kitaplarla idare ediyorum. 

Sonra bol bol film izleyecektim. Yurdun interneti o kadar kötü ki  kanser olmadan assssla bir diziyi-filmi bitiremiyorsunuz. Sonracığıma bilgisayarım olmadığı için telefondan -ki benimki iyice ölüyorken- izlemek.. Daha dün telefon siteyi kapatıp durduğu için bir filmi yarıda bırakmak zorunda kaldım, inanın içim yanıyor.

Telefonumda yer sıkıntısı olduğu için müzik dinlemek de çok zor, telefonuma şarkı indiremiyorum bu yüzden internetten açmam gerekiyor ki internetim de çok yavaş, hayat bana karşı arkadaşlar... Bir mp3 almak istiyordum ama bu parasal imkanlarla bu isteği biraz daha ileri bir tarihe itelemem gerekecek. 

Üni'nin ilk ayı parasal konularda boğulduğum bir ay olunca paramı temkinli harcamaya başladım, kitap alamamamın en büyük nedeni de buydu zaten. Eskişehir'e resmen hiçbir şeyim olmadan geldim bunların harcaması + hocaların aldırdıkları beni maddi olarak batırdı . Daha ilk aylar olduğu için normal olduğunu biliyorum ama hocaların alın dediği alamadığım daha bir sürü kitabı, dergisi olunca kendi istediklerimi almayı sürekli ertelemek zorunda kalıyorum bu da beni oldukça üzüyor. KYK'dan burs/kredi almaya başlayınca rahatlarım muhtemelen ama o gün gelene kadar sıkmam lazım dişimi.

Bölümümle ilgili bir sıkıntım yok, arada bu bölümü bile isteye gelenlerle konuşunca ''ne işim var benim burada'' demiyor değilim ama. 
Öğretmen olmak istemiyorum fakat ısrarla eğitim dersleri alıyorum haliyle derslerde biraz sıkılıyorum ve çok aktif olamıyorum ama gün geçtikçe alışırım herhalde sonuçta pişman değilim. Hatta psikolojiye giriş dersini epey benimsedim ve hocasını tanıdığıma oldukça memnunum bana çok şey katacak gibi hissediyorum.

Şuan yurt arkadaşlarımdan birinin notebookundan yazıyorum, internete bağlanamadığı için çıkarmamış 1 ay boyunca, bi' gün lazım olunca getirdi baksanıza diye, hallettik. Onun kullanmadığı vakitlerde kullanabilirim notebook'unu, bu benim için güzel haber. Ara ara da olsa bloğa yazma fırsatı yakalayabileceğim yani. 

Şu saatte -04.48- aklıma gelenler bu kadar. Zaten yatmam da gerek, şu vize haftasında ders çalışacağım diye uyku düzenim at üst oldu, sınavlar başlamadan normal duruma sokmam lazım ki sınav esnasında uyuya kalmayayım. 

Kendinize iyi bakın.